Z KUŞAĞI VE MEMURİYET
Güncelleme tarihi: 22 Şub 2021
Merhaba. Bu, Hukuk Klinikleri Kulübümüzün blog sayfası için yazdığım ilk yazım.
Sitemizin blog kısmında çeşitli konularda yazılar kaleme almayı planlıyorum. Bu yazının konusuna geçmeden önce, z kuşağı (generation z) olarak adlandırılan kitlenin kim olduğunu tanımlayarak bir girizgah yapmak istiyorum. Kimdir bu Z kuşağı? Vikipedia’ya göre Z kuşağı: Y kuşağı'ndan sonra gelen ve Alfa Kuşağı'ndan önce gelen bir demografik kuşaktır. 1997-2012 yılları arasında doğan kişilerden oluşmaktadır. Kişilik özellikleri; bireysel, sorgulayıcı, internet üzerinden sosyalleşen, bilgiye çabuk ulaşması nedeniyle kolay sıkılgan, antiotoriter tiptedir. Yine, mckinsey.com’da yayımlanan bir makale, z kuşağının zaman aralığını 1995-2010 yılları arasında doğanlarla sınırlandırmış ve bu aralıkta doğarak z kuşağına “denk düşen” kimselerin kişilik özelliklerini önceki kuşaklara oranla daha diyaloğa açık, iletişim-hastası, teknolojiye adapte ve etik değer yargılarına bağlı olarak açıklamıştır.
Dünyada sanayi devriminden sonra hız kazanan teknolojik, ekonomik ve politik dönüşümler toplumları da etkilemektedir. Toplumun refah seviyesinin artması, devletlerin bir siyasal rejimden başka bir siyasal rejime geçişi, üretim araçlarının şekil değiştirmesi de doğal olarak bireyi ve davranışlarını etkilemektedir. Bunu kendi ülkemizden örneklerle somutlaştırabiliriz. Örneğin ülkemizde kentleşmenin hız kazandığı 1970’ler müziğindeki hakim Anadolu pop (pop-folk) akımı ve sanatçıların daha yöresel form ve desenlerde giyinişlerinin aksine; 80’lerde müziğin ticarileşmesi, 90’larda bambaşka bir pop anlayışının doğmasıyla payetli, parlak ve gösterişli sahne kostümleri tercih edilmiştir. Sahne kostümleri ve pop müzik zevki bize toplumumuzdaki bireylerin o dönemki müzik tercihlerinden hareketle günlük yaşamlarına, estetik kabullerine, moda anlayışına, duygusal dünyalarını yaşatma biçimlerine kadar pek çok konuda işaretler vermektedir. Aynı süreçte kapitalist fastfood zincirlerinin yaygınlaşması ve hayat koşullarının “daha hızlı” olmayı gerektirmesi de kişilerin tüketim ve beslenme alışkanlıklarında değişim yaratmıştır. Bu gibi pek çok yenilik birey üzerinde dönüştürücü bir rol oynamıştır.
İşte tüm bu süreçlerin ortasında dünyaya gelen -benim de bir mensubu olduğum- z kuşağı, hayatının bebeklik ve ilk çocukluk evrelerini anne ve babasından çok daha farklı koşullarda geçirmiştir. Doğal olarak, bir genç olarak ebeveynlerinin beklentilerinden -ki bu beklentileri de kendi gençlik dönemindeki “genç” tasavvurundan süregelmektedir.- farklı şekilde davranmaktadırlar. Beklentilerin gerçeklerle örtüşememesi durumunda da aile içinde “genç/ergen çatışması” yaşanmaktadır. Gençler anlaşılmamaktan, ebeveynler de gençlerin bencilce davrandığından şikayetçi olmaktadır. Halbuki uzlaşı taraftarı büyüklerin öncelikle kabullenmesi gereken konu ailelerinin genç fertlerinin kendi büyüdükleri koşullarda büyümediği, sorumluluklarının şekil değiştirdiği ve dünyanın kendi gençlik zamanlarındaki gibi kalmadığıdır. Kaldı ki, zaten kuşak çatışmaları z kuşağından çok önce de varolan bir gerçektir. Ebeveynlerin kendilerinin de bir zamanlar muhattabı olduğu bu sorunu, gençler ve kendilerinin karşılıklı anlayışı ile idare edebilmesi mümkündür.
Yazımın başlarında ifade ettiğim kişisel özellikler z kuşağının çalışma hayatındaki tercihlerinde de belirleyici olacaktır. Her ne kadar büyük bir kısmı halen eğitim görmekteyse de, iş hayatındaki z kuşağı mensubu kişilerin sayısı da oldukça fazladır. Ancak ülkemizde, diğer kuşakların “rahatına düşkün” olarak adlandırdığı z kuşağı arasında memuriyeti hedefleyenlerin sayısı şaşırtıcı düzeyde yüksektir. 'Bugün ve Yarın: Hayalimdeki Gelecek Araştırması' isimli çalışma, gençlerin yüzde 43 gibi büyük bir çoğunluğu devlet memuru olmak istediğini ortaya koymuştur. Katılımcı gençlerin yüzde 23'ü özel sektörde çalışmak istediğini, yüzde 18'i de aile mesleğini sürdürmeyi hedeflediğini belirtmiştir. Bu veri, z kuşağının daha “garanti”, risksiz ve ortalama bir yaşam kurma eğiliminde olduğunu ortaya koymaktadır. Gençlerin çoğunluğunun memur olmak istemesinde pek çok belirleyici etken sayılabilir: TÜİK’in Ocak 2021 raporunda açıkladığı %26,9’luk genç işsizlik oranı, gençler arasındaki trendler, önceki yıllara oranla çok sayıda üniversite mezunu olması ve bu durumun mezunlar arasında bir rekabet yaratması, kentleşme sürecinin tarımdan uzaklaştırıcı etkisi, yatırım yapmak yerine tüketim taraftarı olmak, toplumda son yıllarda daha da yaygınlaşan “ticaretin güvenilmez olduğu” görüşü, özel sektörün rekabetçi ortamı, bir an önce meslek sahibi olarak evlenme isteği bunlardan maddi kaynaklı olanlardır.
Bunun dışında, sosyal medyanın ve “ekran”ların artması ile sıklıkla karşılaştığımız linç kültürünün, z kuşağında ‘dalga geçilmeyecek kadar’ göz önünde bulunmayarak, ortalama bir yaşam sürme baskısı yarattığı da muhtemeldir. Aksi şekilde, bu kuşağın kendi benliğini sanal kimlikleriyle yaşattığı (herkesin kendi rockstar’ı olduğu!) ve bu sanal varoluştan aldığı like’lar/alkışlarla sivrilmeye ihtiyaç duymayacak düzeyde tatmin yaşadığı veya “kendini gerçekleştirme”nin yolunun mesleki başarıdan geçmediği düşüncesinin yaygınlaştığı da ileri sürülebilir. Bütün bunlar, z kuşağının hayata dair cesur görüşlere sahip olmasına rağmen kendisi için muhafazakar bir gelecek planlamasının gerekçesini oluşturabilir.
ÖYKÜ GÜLSARAN
HUKUK KLİNİKLERİ KULÜBÜ GENEL SEKRETERİ
KAYNAKÇA
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Z_kuşağı#
- https://www2.deloitte.com/us/en/pages/consumer-business/articles/understanding-generation-z-in-the-workplace.html
- https://www.mckinsey.com/industries/consumer-packaged-goods/our-insights/true-gen-generation-z-and-its-implications-for-companies
- PEKTAŞ, Hafize (2006). Moda ve Postmodernizm, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
- https://tr.sputniknews.com/turkiye/201901231037244652-turk-tipi-z-kusagi-ceo-degil-memur-olmak-istiyor/
-https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=İşgücü-İstatistikleri-Ekim-2020-37485&dil=1